GENİŞLETİLMİŞ ORTADOĞU VE KUZEY AFRİKA PROJESİ ( GOKAP ) 12
OSLO GÖRÜŞMELERİ 1:
Oslo Görüşmeleri AKP iktidarının Öcalan ile masaya oturmasının ilk evresidir. Öyle ki, bu görüşmeleri Habur rezaleti izleyecektir. Sonrasında İmralı görüşmeleri başlayacaktır. AKP iktidarı ile birlikte Anayasa çalışmaları başlayacaktır. Akil İnsanlar ise Bölünme Anayasası ile sahneye çıkacaklardır. En nihayetinde PKK Terör Örgütü Açılım Süreci ile birlikte dağlardan şehirlere inecektir. Bu süreç sonunda AKP Hükümeti de Dolmabahçe Mutabakatı ile PKK Terör Örgütüne karşı teslim bayrağını çekecektir. Geldiğimiz sürecin kısa özeti de budur.
Oslo Görüşmeleri 2008 yılının Eylül ayında Norveç’in Oslo kentinde garantör devletlerin arabuluculuğu ile başlıyor. İngiltere garantör devlet olarak görüşmelere katılıyor. PKK Terör Örgütünü temsilen Sabri Ok, Mustafa Karasu, Zübeyr Aydar ve Âdem Uzun müzakerelere katılıyorlar. AKP Hükümetini dönemin MİT Müsteşarı Emre Taner ile Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş temsil ediyor. Büyük bir gizlilik içerisinde yürütülen görüşmeler internete düşen kayıtlara göre beş defa yapılıyor. Bugünün MİT Müsteşarı Hakan Fidan ise 5. Oslo Görüşmelerine Mit Müsteşar Yardımcısı olarak ve Erdoğan’ın özel temsilcisi sıfatıyla katılıyor. Sonrasında ise malum İmralı görüşmeleri başlıyor.
Habur rezaleti ise Oslo Görüşmeleri devam ederken gerçekleşiyor. Çünkü devleti yönetenler öyle bir rahatlık içine girmişlerdir ki, PKK’lı teröristlerin Habur sınır kapısından elleri kollarını sallayarak giriş yapmalarını bile içlerine sindirebilmişlerdir. Kurdukları çadır Mahkemeleri ile teröristlerin şov yapmalarına bile müsaade etmişlerdir. Habur rezaleti ve kurulan Çadır Mahkemeleri toplumun değer yargılarını alt üst etmesine rağmen AKP iktidarı bu gelişmeler karşısında kılını bile kıpırdatmamıştır. Evet, Habur rezaleti ve Çadır Mahkemeleri Türkiye Cumhuriyetine yapılmış bir ihanettir. Ancak ülkede tek başına bir hükümet vardır. Onun başında da bu gelişmeleri içine sindirebilen bir Başbakan vardır. Öte yandan Türk Milletinin eli kolu bağlanmıştır. Sesi kısılmıştır. Adım adım da Türkiye Cumhuriyeti parçalanıp bölünmektedir. Bir devlet kendinin ortadan kaldırılmasına nasıl seyirci olarak bırakılıyorsa, Türk Milleti de aynen bu şekilde parçalanma ve bölünme sürecinde eli kolu bağlanarak etkisiz hale getirilmiştir. İç ve dış düşmanlar Türkiye Cumhuriyetinin varlığını bu şekilde yok etmeye çalışmışlardır.
Oslo görüşmeleri ile başlayan sonrasında İmralı görüşmeleri ile devam eden ve Türk Milletinden gizlenerek PKK Terör Örgütü ile yapılan görüşmeleri detayları ile birlikte olduğu gibi yazmaya devam edeceğim. Çünkü Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesinin içinde bu görüşmeler de var. Zaten halen hazırda yapılan bu görüşmeler bu projeye hizmet ediyor. PKK Terör Örgütü ile yapılan tüm görüşmeler bu projenin ana damarlarıdır. Projenin ülkemiz ayağının harekete geçirilmesidir. Ülkemizde uygulanmakta olan bu proje şimdiye kadar kısmen de olsa bir hayli yol aldı. Ancak Türk Milleti oynanmakta olan oyunların farkına geç de olsa vardı. Atatürkçü aydınlar sayesinde kendine geldi. Bugüne değin sürdürülen Açılım Masasının devrilmesi de Türk Milletinin uyanmasından kaynaklanmaktadır. AKP iktidarının da Türk Milletinin hassasiyetlerini görmek zorunda kalmasıdır. Yoksa 1 Kasım seçimleri AKP açısından bir dönüm noktası olamazdı. Erdoğan aynı kafa ile 1 Kasım seçimlerine girmiş olsaydı sandıktan yine 7 Haziran seçim sonuçları çıkacaktı. 7 Haziran sonrasında Erdoğan Türk Milletinin hassasiyetlerini gördü ama maalesef Kılıçdaroğlu göremedi. Açılım sürecinin arkasından sürüklenip giden Kılıçdaroğlu göremedi. 7 Haziran seçimleri sonrasında Cumhuriyet Halk Partisinin başında Atatürkçü, ülkenin bölünmez bütünlüğünden yana taraf olan bir genel başkan olmuş olsaydı bugün belki de iktidar da AKP diye bir parti olmayacaktı. Dolayısıyla da devrilen Açılım Masasından sonra Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi de tamamen çökmüş olacaktı.12.07.2016
