Makaleler

BAŞBAKAN MUTABAKATTAN YİNE ÇARK ETTİ

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek, tutuklu vekillerin serbest kalmaları ile ilgili MHP, CHP ve BDP ile görüşmeler yapmıştı. Bu görüşmeler kamuoyunda iyi bir izlemim bırakmış ve tutuklu Milletvekillerine gün doğmuştu. Doğrusunu açıkça söylemek gerekirse şahsen ben bu girişimlerin sonuç vereceğine pek ihtimal vermemiştim. Çünkü Başbakan, bana göre tutuklu vekillerin durumunu Anayasa değişikliğine saklıyordu. Yani bana göre Başbakan tutuklu vekilleri yeni anayasa değişikliği için koz olarak kullanmayı düşünüyordu. Gelişen olaylar bu düşüncemi haklı çıkardı. Başbakan, beklediğim gibi dört partinin ortaklaşa yaptıkları mutabakatı bozdu. Böylece tutuklu vekillere doğan ışık da solmuş oldu. Zaten Başbakan’dan böyle bir mutabakata sadık kalacağına inanmak iyimserlikten başka bir şey de olamazdı.

Geçmiş dönemleri zihnimizde canlandırdığımız zaman Başbakan’ın yasaklı olduğu için Genel Başkanı olduğu siyasi partisinin başında genel seçimlere katılamadığını görüyoruz. Böyle bir durum karşısında dönemim Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan’ın seçilmesini engelleyen yasanın değişikliğine onay vererek Başbakan’ın önünü açmıştı. Önü açılan Başbakan o günden bu yana mağdur edebiyatı ile özgürlüğün sanki kendisinden başkasına hak değilmiş gibi deyim yerindeyse ileri demokrasi terörü estirmektedir. Bir taraftan yargı cephesi diğer taraftan da Başbakan ülkede ne bir huzur bıraktı ne de selamet.

Milletvekili seçilmelerine Yüksek Seçim Kurulu tarafından da bir sakınca görülmeyen Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket partisi ile Barış ve Demokrasi Partisinden Milletvekili seçilen Ergenekon ve Balyoz davası tutukluları uzun bir zamandan bu yana özgürlük bekliyor. Özgürlükleri ellerinden alınmış Milletvekillerinin durumuna ne Avrupa insan Hakları Mahkemesinin uyarıları ne de Avrupalı Milletlerin duyarlılığı çözüm oldu. Freni boşalmış bir araba gibi dur durak bilmeyen siyasi iktidar, ileri demokrasi adına tam gaz yol almaya halen devam ediyor. Başbakan’ı, ne 2007 Milletvekili Genel seçimlerin ardından yine Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in Muhalefet Partileri ile ortaklaşa vardıkları mutabakat durdurabiliyor ne de seçilmiş Milletvekillerin anayasal hakları! Dedim ya Başbakan kendisinden başka hiçbir kimsenin anayasal hakları olduğuna inanmadığı için tutuklu vekiller için şimdi kılını bile kıpırdatmıyor. Neymiş efendim? Sorun muhalefettin sorunuymuş. Sizin sorun anlayışınızı yesinler. Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkanı Deniz Baykal, sizin sorununuza iktidarın kendi sorunu dememişti ya.

Başbakan, İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemde hakkında açılan davadan dolayı hüküm giydiği dönem insan haklarını çok iyi biliyordu.2002 Genel seçimleri döneminde seçimlere aday olamadığı zaman da insan haklarını çok iyi biliyordu fakat kendisinden başka seçilenlerin özgürlükleri konu olunca bin bir dereden su getirtiyor. İşte yine geldiğimiz nokta budur. İşte yine Başbakan, Muhalefet Partilerinin Meclis Başkanı ile bir kere daha varmış olduğu mutabakatı yine bozarak tutuklu vekillerin özgürlüklerinin önüne bir kere daha taş koymuş oldu. Başbakan’ın niyeti açıkça bellidir. Başbakan olası yeni Anayasa paketinin içine tutuklu vekillerin özgürlüklerine kavuşacağı bir madde koyarak tutuklu vekiller üzerinden siyaset yaparak Muhalefet Partilerini köşeye sıkıştırmak istiyor.

Tüm bu gelişmelerin yanında geçenlerde, Adalet Bakanı tutuklu vekillerin cezaevi şartlarının durumunu kamuoyuna göstermek amacıyla gazetecilere Silivri cezaevi gezdirmiş. Adalet Bakanı eşliğinde Silivri cezaevini gezen gazetecilere şeker ve kolonya ikram edilmiş. Oysaki Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay, cezaevlerinde kolonyanın yasak olduğunu söylüyor. Buyurun buradan yakın bakalım. Cezaevinde tutuklu olarak yargılanan Milletvekillerinden kolonya bile çok görülüyor. Göstermeliğe gelince ama her yer güllük gülistanlık. Oda Tv davasından tutuklu Müyesser Yıldız’a bir kedi’nin bile çok görüldüğü bir yerde hangi ileri demokrasiden bahsedeceğiz. Hangi insan haklarının varlığını konuşacağız. Müyesser Yıldız iki kişilik hücrede tek başına kalıyor. Bu durum işkence değil de nedir? Müyesser Yıldız’ın suçu nedir? Aynı zamanda bir doktor da olan Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Mehmet Haberal’ın suçu nedir? Emekli subay ve Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili olan Engin Alan’ın suçu nedir? Barış ve Demokrasi Partisinden Milletvekili seçilen partililerin suçları nedir? Gazeteci Tuncay Özkan’ın suçu nedir? Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Mustafa Balbay’ın tecrit hücresine konacak derecede olan suçu nedir? Ergenekon ve Balyoz davalarından yargılamakta olduğunuz seçilmişlere suç bulma çalışmalarınız daha ne zamana kadar sürecek? 21.05.2012 SAİT BALCI

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title