BugünMakaleler

ANDIMIZ

Andımız ile ilgili tartışmalar kaldığı yerden yine başladı. Çünkü Danıştay daha evvel okutulsun dediği andımızı bu sefer okutulmasın dedi.

Hukuk duruma göre karar almamalı. Kararları siyasi atmosfere göre değerlendirmemeli. Ancak günümüzde ne yazık ki siyaset hukukun içine de girmiş bulunuyor. Hukuk devleti olamamamızın bir nedeni de maalesef budur.

Andımız ile ilgili gelişmelere bir göz atalım. 2013 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 30 Eylül 2013’te “Demokratikleşme Paketi” açıkladı. Andımız 8 Ekim 2013 tarihinde yapılan yönetmelik değişimi ile yürürlükten kaldırıldı. Türk Eğitim-Sen, birkaç gün sonra, yürürlükten kaldırma kararının iptali istemiyle Danıştay’a dava açtı.

2018 yılında Türk Eğitim-Sen’in açtığı davada. Danıştay 8. Dairesi’nin, oy çokluğu ile aldığı kararla, and metninde “Anayasa’da anlamını bulan kavram ve ilkeler olduğu” gibi gerekçelerle, oy çokluğuyla düzenleme iptal edildi ve yeminin yeniden okutulmasının önü açıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu kararı o günlerde, “Bizim andımız İstiklal Marşımızdır ve İstiklal Marşımızla beraber yolumuza devam ediyoruz” diye eleştirmişti.

Danıştay, geldiğimiz nokta itibarıyla Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2018 yılındaki andımız kararına ilişkin yaptığı itirazı, 13.03.2021cumartesi günü aldığı karar ile andın okutulması yönündeki kararı iptal etti.

Danıştay andımızın okutulması kararını iptal etmesinden sonra kamuoyunda andımız karşıtlığı boy göstermeye başladı. Sağ ve sol kesimden bazı yazarlar sanki üzerimizden büyük bir yük kalkmışçasına sevinç naraları attılar. Aslında andımızın okutulmasına karşı çıkanlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ülkemizde kutuplaşmanın dışında her türlü haklara sahiptirler. Aynı zamanda hiç kimse dini, dili ve ırkı sorgulanarak dışlanamaz. Türkiye Cumhuriyeti nezdinde tüm vatandaşlarımız hukuk önünde eşit haklara sahiptirler.

Bugün dünya üzerinde bulunan her ülkenin de bir andı vardır. Ve bu ülkeler üzerinde yaşayan tüm vatandaşlar devletlerinin benimsemiş olduğu andı isteyerek okurlar. Hiç kimse bundan rahatsız olmaz. Çünkü ant ortaktır. Bu ülkelerin içinde bizim ülkemizde olduğu gibi farklı kimliklere sahip insanlar da vardır. Bu kimlikler zaten ülkelerin zenginliğidir. Her kimlik doğal olarak ayrı ayrı temsil edilemeyeceğinden dolayı ülkenin çoğunluğunu oluşturan kimlik ortak kimlik olarak kabul edilir. Eğer her kimlik ayrı ayrı devletleşmeye kalkışırsa bunun sonu gelmez. Bu sebeple devletlerin içindeki farklı kimliklere sahip vatandaşlar da ulus devlet modelini benimsemişlerdir.

Her kimlik ulus devlet içinde kendine bir yer bulur. Ortak kimliğin verdiği yükümlülüğün yerine getirilmesi devlete karşı bir görev olarak kabul edilir. Çağdaş demokrasilerde devlet de vatandaşlarına olan sorumluluğunu ülke içinde bulunan tüm kimliklere eşit mesafede davranarak bu yükümlülüğünü yerine getirir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bizim andımız İstiklal Marşımızdır ve İstiklal Marşımızla beraber yolumuza devam ediyoruz” diyerek andımızı eleştirmişti. Bugün Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak devletin en üst makamında bulunmaktadır. Erdoğan bu makama gelene kadar hiçbir zaman kimlik üzerinden herhangi bir sorun yaşamadı. Ancak geçmişte siyasi kimliği üzerinden ceza aldı. Bu da doğaldır. Çünkü her kim devletin birliğini ve düzenini laik cumhuriyeti hedef alırsa ceza alması son derece normaldir. Ancak Erdoğan’ın kimlik üzerinden önü hiçbir zaman kesilmedi. Bu sebeple Erdoğan’ın andımızı eleştirmesi doğru değildir.

Adının önünde milli olan Milli Eğitim Bakanlığı andımıza sahip çıkacak kurumların en başında gelmesi gerekirdi. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı maalesef andımızın okunmasından rahatsız bir kurum haline geldi. Bu sebeple Milli Eğitim Bakanlığının milli olmasının da hiçbir anlamı kalmadı.

Bugün andımızın okutulmaması ile ilgili Danıştay’ın aldığı kararı AKP, DEVA, HDP, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi desteklemektedir. Buna karşın CHP, MHP, İyi Parti, Büyük Birlik Partisi, Demokrat Parti ve Yenilik Partisi bu kararın doğru olmadığını savunmaktadırlar. Doğru olan da budur. Andımız ortak değerimizdir. Ayrıca andımızın okunması farklı kimlikleri olan vatandaşlarımızın dışlanması anlamına gelmez. Zaten böyle bir düşünce de kabul edilemez. Andımız sadece ve sadece ortak kimliğimizdir. Bir ulus olarak bu kimlik çatısı altında diğer ulus devletler gibi temsil edilmekteyiz.

Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün kimlik tanımlaması belirleyicidir. Atatürk şöyle diyor:

‘’Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına, Türk milleti denir’’.

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Menu Title